Kız güzeldi
Çok güzel.
Gören herkesin gözleri ona kayardı mekana girince
Ama o gözlerin hiçbirini görmezdi
Hüzünlü gözleri.
Nedir bilinmezdi sakladığı şeyleri
Hüzünlü gözlerinin.
Bir kilo portakal alırken de
Çekirdeğini çitlerken de
Aynı bakardı hüzünlü gözleri.
İşe yeni başlamıştı
Ankara’nın ilk soğuğunda.
Kaymamaya çalışırken buzların üstünde
İşe gider, işten dönerdi.
Yeni aldığı paltosuna bi türlü alışamadı ya
Yine de en sevdiği gibi sarılırdı
Ankara’nın soğuğunda.
Bazen parası olmazdı yemek yemeye
Simit yerdi,
Sabah kahvaltısında ya da öğlen arasında.
Sefalet bu ya,
Memur olmuştu ailesinin zoruyla.
E ne yapsın sanki,
Aile memur olunca
O da memur olmuştu.
O da katılmıştı artık
Bir ekmeğe muhtaç, karın tokluğuna çalışanların kervanına.
Yerken simidini
Hüzünlü gözlerle
Sarıldı yine paltosuna,
Ankara’nın soğuğunda.
Hiç alışamadı bu yanaklarını donduran soğuğa,
Kulaklarında uğuldayan rüzgara,
Yağan kara…
Bazen sadece oturur gözlerini kapardı.
Düşünürdü, düşlerdi
Geldiği yerleri…
Oralarda ne donduran bu soğuklar,
Ne yağan karlar
Ne de uğuldayan rüzgarlar vardı.
Teyzesinin küçük bahçesini düşünür
Sarmaşıkları hayal ederdi çoğu zaman.
Toprağı eşeleyip gül fidelerini dikerdi çocukken.
Gülerdi o zaman, yani çocukken.
Gerilmiş hamağa uzanır
İçini ısıtan o güneşi selamlar
Ona masallar anlatırdı.
Neden masal anlatmasındı ki zaten,
Hep ay varken
Gece olmuşken mi anlatılacaktı masallar.
Günün her anı bir masal olamaz mıydı sanki.
Anlatırdı masallarını ve hayali dostlarını güneşe.
Sonra gözlerini kapardı
Uzaktan gelen denizin sesini duymak için.
Denizin dalgaları sanki her vuruşunda daha sert çarpardı kıyıya
Kıza sesini ulaştırabilmek için.
Dalgalar çarptıkça kıyıya
Kokusunu verirdi her tarafa.
Öyle bir kokuydu ki bu,
Ne anne gibi, ne çiçek
Ne de bir yemek.
Ama çekerdi kendisine tutamazdın.
Hafif bir meltem ödünç alırdı denizden
Kızın burnuna getirirdi kokuyu.
Anne gibi,
Tümünü içine çekse bile
Yeniden, yeniden getirirdi üşenmeden.
Kız kokuyu içine çeker hayallere dalardı,
Daldığı hayalleri de yine güneşe anlatırdı.
Gözlerini açtı güzel kız
Soğuk Ankara sabahına.
Kendisi gibi o günler de uzakta kalmıştı artık.
Hüzünlü gözlerle
Gevreğini yedi,
Evvelsi akşamdan kalan çiğdemleri toplayıp poşedini kaldırdı.
Hiç sevemediği paltosuna sarıldı
En sevdiği gibi.
Ve yeni bir güne başladı
Geçenkinin aynısı…
Son yorumlar