Ebediyat / Yaz Çiz Tahtası Eylül 3, 2015

Mavi ve Kirli

Bir Eskişehir sabahındayım. Kalkmak istemediğim tatlı bir yatağım var benim. Mavi yeşil desenli.

Ne olduğunu bilmediğim bir güç kaldırıyor beni yataktan. Gözlerim çapaklanmış. Elim istemeden gözlerime gidiyor, ovuşturmak için…

Mutfağa girdim holü bir çırpıda geçerek, ağır adımlarla. Mutfağın balkonundan gözlerime masmavi bir gökyüzü vuruyor. Ama hafif koyu renkte… Daha hava tam aydınlanmamış. İleriki tarafta güneş doğacak. Hafif bir kızıllık, hemen altında da bir ton açık sarı var. Koyu mavi gökyüzü sanki desenlerle süslenmiş bir örtü gibi.

Bir iki saniye içeriden baktıktan sonra dayanamıyorum. Kim dayanabilir ki bu görüntüye. Balkona götürüyor beni ayaklarım istemsiz ama istekli bir şekilde. Kapının sürgüsünü açınca hafif serin hava karşılıyor beni. Taşa basarak çıkıyorum balkona. Annem orada olsa kesin “Basma oğlum oralara, pistir oralar” ya da “Soğuktur şimdi taş, hasta olursun” gibisinden bir şey söylerdi. İyiki de şu an uyuyor mışıl mışıl yatağıda…

Dışarısı o kadar güzel ki doyulacak gibi değil. Ama ne yapmalı ki? Hafif kaldırıp kafamı mutfağa bakıyorum. Annemin akşamdan tutsun diye yoğurt tenceresine sardığı battaniyeyi sırtıma alıyorum, “Tutmuştur artık herhalde” diyerek. Yanına bi de su ısıtıp kahve yaptım mı, bu zarafet karşısında orta halli bir ziyafet verebilirim kendime…

Şimdi kahve de oldu, her şey tamam… Balkonda, elimde kahvem, sırtımda battaniyem oturuyorum. Kuşlar o kadar güzel ötüyor ki. Kumrular sesleniyor birbirlerine. Kargalar da daha yumuşaklar bugün. Serçeler ise birbirleriyle yarışıyorlar. Doğanın her zamanki o uyumlu hali…

Belki de Tanrı bizi bunun için yarattı. Yarattığı mucizelere tanık olmamız ve bundan keyif almamız için. Kirletmesek ve anı yaşasak artık. Olmaz mı sanki? Ne zaman anlamaya çalışsak olanı bozuyoruz. Çünkü anladığımız zaman kendimize uydurmaya çalışıyoruz. Zat-ı muhterem “uydurmak” fiili de içindeki zorbalığı yok edici bir şekilde zerk ediyor bu güzelim doğanın içine…

Sadece uysak bu güzelliğe olmaz mı? Artık kirletmesek mi ki?

You may also like...